Saturday, April 3, 2010
Komik..
Zaman ne kadar çabuk geçiyor değil mi? Herşey ne kadar hızlı değişiyor.
Pişman değilim, umarım sen de değilsindir.
Saturday, December 5, 2009
Best of 2009
Best of listeleri yine her yerden yağmaya başladı. Reset için yılın en iyilerine karar verdiğimiz bu günlerde ben de kendi listemi yayınlayım dedim. Listeyi çok uzun tutmadan benim en iyilerim burada.
1) Florence and the machine - Lungs
2) The XX - The XX
3) Röyksopp - Junior
4 ) The Big Pink - A Brief History of Love
5) Wild Beasts - Two Dancers
6) Kings of Convenience - Declaration of Dependence
7) White Lies - To Lose My Life
8) Yeah Yeah Yeahs - Blitz
9) Empire of the sun - Walking on a dream
10) Beirut - March of the Zapotec and Realpeople
11) Metric - Fantasies
12) Anthony and the Johnsons - The Crying Light
13) Mumford & Sons - Sigh No More
14) You Say Party! We Say Die! - XXXX
15) The Pains of being pure at heart -The pains of being pure at heart
16) Phoenix - Wolfang Amadeus
17) Grizzly Bear - Veckatimest
18) Piano Magic - Ovations
19) Passion Pit - Manners
20) Noisettes - Wild Young Hearts
21) Atlas Sound - Logos
22) Glasvegas - Glasvegas
23) Lily Allen - It’s not you, It’s me
24) The Horrors - Primary Colors
25) Heartless Bastards - The Mountain
Sunday, November 8, 2009
Excuses,excuses,excuses...
Monday, November 2, 2009
Ignore everyone!
Sıra numarası alma vs derken 2. aşama olan parmak izi için 1,5 saat bekledim..O arada parmak izi alan Amerikalı kadın baygınlıktan adamın tekine "you have beautiful fingers" diye iltifatta bulundu.Aynı zamanlarda etrafta dolanan görmemiş THY hosteslerinin konuşmalarına tanık oldum maalesef. Gereksiz konuşmalarını duymak zorunda kaldığım anda kulaklıklarımı takıp müzik dinlemenin eksikliğini hissettim. Aslında sadece müzik dinlemek değil, insanları görmek, duymak istemiyordum...Kim bilir belki bazen insanları görmemezlikten gelmek en iyisi.
Monday, October 26, 2009
Sessizlik
Bir süredir sessizliğimi koruyorum. Bazen olur ya insana..kabuğa çekilip hiçbir şey yapmak istemezsin. Aynen öyle işte. Ne yazı yazmak istiyor canım, ne röportajların peşinden koşuyorum, ne de dondurma yemek gibi küçük zevklerin peşindeyim. Unutmuşum bu boşluk duygusunu...
İnsanlardan kendini korumak güzel birşeydi belki de. Şimdi böyle çaresiz bir bekleyiş içerisinde gibiyim. Aslında istediğim birşeyleri etiketlemek de değil. "Straight", "gay", "yanlız", "sevgilisi var" gibi etiketler altına bürünmek istemiyorum. Sevdiğim insanla sevdiğim şeyleri yapmak istiyorum sadece. Olur ya da olmaz,orası ayrı.
Ne olursa olsun yeniden yazı yazmaya başlamalıyım sanırım. İstesem de istemesem de hayat devam ediyor çünkü... Çok yakında güzel röportajlarla Reset sayfalarına geri dönmüş olacağım sanırım.
Friday, October 9, 2009
Ey İstanbul!
Thursday, October 8, 2009
Babylon 10 yaşında!
İlk Babylon'a gittiğim zamanı hatırlıyorum. Sanırım 2-3 yıl önceydi...Bir BabaZula konserinin ortasında şaşkınlıkla biramı yudumluyordum. O zamanda bu zamana Babylon bana müzik konusunda çok şey öğretti. Şimdi o aileyle birlikte olmak çok güzel.
10. yıl çerçevesinde Babylon hem kitabı hem de dergisiyle raflarda...
Siz de edinin.