Tuesday, December 2, 2008

2008'in en iyileri

2008'e veda etmemize 1 ay'dan az kaldı ve herkes 2008'in en iyi albümleri listesini çıkardı. Düşündüm,taşındım ve ben aralarında sıralama yapmadan adları yazmaya karar verdim. Mutlaka dinleyin!!

MGMT – Oracular Spectacular
The Do – A mouthful
Hercules & Love Affair – Hercules & Love Affair
Duffy- Rockferry
R.E.M – Accelerate
Lykke Li – Youth Novels
My Morning Jacket – Evil Urges
Black Kids – Partie Traumatic
Glasvegas- Glasvegas
Coldplay - Viva La Vida Or Death And All His Friends
TV On The Radio – Dear Science

Sunday, November 23, 2008

Efes Pilsen Blues Festival 19





İnanması komik ama burdaki ilk Blues festivalimdi. Fırtınadan uçmak üzere olsak da Maslak'a vardık ve yerlerimizi aldık. Bardaktan boşanırcasına yağan yağmura rağmen caymadan festivale gelen insanların blues aşkına hayran kaldım! Geceden öğrendiğim tek şey şu: merhamet güzeldir; ancak sonu gelmez. : )

Festivaldeki favorim Tina Turner kadar kuvvetli olan Sharrie Williams oldu.

Sunday, November 16, 2008

"I am...Sasha Fierce"




Müzik kariyerine Destiny’s Child ile başlamış ve 100 milyonun üstünde albüm satmış olan Beyonce yeni albümü “I am...Sasha Fierce” ile tekrar karşımızda. Destiny's Child’ın dağılmasından sonra çıkardığı 3. solo albümü olan "I am...Sasha Fierce" Beyonce’deki değişimin bir kanıtı. 2005 yılında ilk solo albümünden "Crazy in Love" şarkısı ile piyasaya çıktığında gruptaki duruşundan oldukça farklı bir tavır sergileyen Beyonce, artık idolü olan Barbara Streisand gibi bir ikon olmak istediğinin sinyallerini vermeye başladı. Birkaç ay önce Jay-Z ile evlenmiş olan yetenekli şarkıcı, kendindeki değişimi bu albümle müziğine yavaş yavaş yansıtmaya çalışmış. Sahnede ruhunun bedeninden ayrıldığını belirten ve bu alter-ego'ya "Sasha Fierce" adını vermiş olan Beyonce, böylece 2 cd altında 2 farklı kişiliğini müzikseverlere sunuyor. Bu albümle hem Beyonce'nin kırılgan,romantik ve yumuşak tarafını, hem de "Sasha Fierce" adı altında daha agresif, eğlenceli ve seksi tarafını keşfetme fırsatını buluyoruz.

Albüm aslında Standard ve Deluxe olmak üzere 2'ye ayrılıyor. Standard albüm 2 cd toplam 11 şarkıdan oluşurken, Deluxe albüm 2 cd toplam 16 şarkıdan oluşuyor. Nispeten 2. albümdeki şarkılar daha özel ve daha duygusal şarkılar; ancak eski bir Beyonce hayranı oalrak benim için ikisi de ayrı tattalar. Beyonce'nin fan'i olsanız da olmasanız da bence Deluxe albümü tercih etmelisiniz çünkü bu albüm bir başyapıt olmasa da Beyonce'nin en iyi albümlerinden biri. Beyonce’nin bundan önceki albümlerine göre daha slow ağırlıklı şarkılardan oluşsa da Beyonce albümünden yine hareketli şarkıları ihmal etmemiş. Albümünün ilk single'ı olan "If I Were A Boy"'un videosunu zaten izlemişsinizdir..Beyonce'nin albümü bu single gibi birçok duygusal şarkıdan oluşuyor. Kendisi için çok özel bir albüm olduğunu belirten şarkıcının "Halo", "Ave Maria", "Smash Into You", "Radio", "Hello", "Disappear" favorilerimden. Ayrıca çok önceden internete düşen "Beautiful Nightmare" şarkısı bu albümde "Sweet Dreams" olarak karşımıza çıkıyor. Güzel baladları ve gitar tınıları olan bu albüm insana gerçekten huzur veriyor. 2 farklı kişiliğin 2 farklı cd’de olması eleştirmenler tarafından doğru bulunmasa da Beyonce kendine emin bir şekilde yoluna devam ediyor.

“I am...Sasha Fierce” albümü şimdiden 2009 yılının gözde albümlerinden biri olma yolunda. Nisan ayında dünya turnesine çıkacak olan Beyonce'i tekrar izlemeyi umuyorum...

Thursday, November 6, 2008

MTV Avrupa Müzik Ödüllerinin Ardından...




Bir ödül törenini daha geride bıraktık. Bu sene MTV’nin Amerika’daki müzik ödüllerine göre bu gece Liverpool’dan izlediğimiz şov çok daha güzel ve zevkli bir şovdu. Gerek canlı performanslar, gerekse Katy Perry’nin ilginç kostümleri ve her yerde gördüğümüz Obama kıyafetleri ve görselleri...İşte benim MTV EMA 2008 izlenimlerim.


Ödül töreninin sunusu olan Katy Perry, aynı “I Kissed a Girl” şarkısındaki gibi kocaman bir cherry chopstick üzerine oturmuş, Amerikan futbolu forması üzerinde şarkısını söyleyerek çıktı karşımıza. Bu arada elindeki pembe mikrofonu da ilgimi çekmedi değil. İlk ödül olan “Most Addive Track”’i ünlü İngiliz grup Sugarbabes Pink’e verdi. Açıkcası yine bir MTV klişesi bekliyordum ve ilk ödülün Katy Perry’e gideceğinden emindim, o yüzden baya şaşırdım. Bu arada sahne değişimlerinde VIP Barda 30 Seconds of Mars kırmızı bir koltuğa konumlanmış, ünlülerle sohbet edip bizi oyalıyorlardı. Grubun üyelerinin üzerindeki Obama t-shirt’ünü görmemek imkansızdı! Zaten onlar da Obama’nın kazanmasından o kadar memnunlardı ki bunu tekrar izleyicilere duyurdular.

Burdan 5 yıldır MTV Avrupa Ödüllerinde sahne almayan, yıllardır fanatiği olduğum mükemmel sesli Beyonce sahne aldı ve yeni çıkacak albümünden “If I Were A Boy”’u seslendirdi. Sevgili Beyonce "Single Ladies" şarkısının klibindeki gibi robot kostümü içindeydi ve ona sahnede eşlik eden tüm grup üyeleri bayan elemanlardan oluşuyordu. Beyonce’nin performansından sonra “Headliner of the MTV” ödülünü güçlü adaylar arasından sıyrılıp genç bir Alman grup olan Tokio Hotel aldı. Bu sene kesinlikle onların senesi oldu; ama bence biraz fazla ilgi gördüler. Ödülden sonra Take That sahneye çıkıp bize 90’ların boy bandlerini hatırlattıktan sonra Solange diğer ödülü sunmaya geldi. Beyonce’nin kız kardeşi olan Solange’ı küçümsememeniz gerektiğini belirtmek isterim. Her ne kadar çoğu kişi onun Beyonce’nin gölgesi altında kaldığını düşünse de bunun aksine Solange’ın son albümü oldukça başarılı ve ses getiren bir albüm.

Tabii ki VIP Barda ödül törenine yardım etmenin MTV için bir bedeli de oldu. 30 Seconds to Mars “Rock out” ve “Videostar” dalında 2 ödül aldı. Aynı zamanda 2 ay önceki MTV Müzik ödüllerinde 3 ödül kapan Britney bu ödül töreninde yeni klip çekimlerinden dolayı törende olamasa da “Album of the year” ve “Act of 2008” ödüllerine layık görüldü.

Performanslara geri dönelim..Ting Tings’i Lowlands’de de izledikten sonra zaten overrated bir grup olduğunu yazmıştım. Yine performanslarından memnun kalmadığımı belirtmek istiyorum. The Killers’ın müthiş prodüksiyonla birlikte performansları izlemeye değerdi. Aynı zamanda Kanye West beyazlar içinde “Lovedown” şarkısını söyledi ve ardından Estelle sahnede ona eşlik edip “American Boy”’u söylediler. Şarkının sonunda ekranda Obama’yı gösterip konfeti patlatmaları da göz alıcıydı.

Bol bol kıyafet değiştiren Katy Pery Grace Jones’un elinden “New Act” ödülünü aldı. Zaten geceden ödül almadan ayrılmasını düşünmek imkansız olurdu. Kidrock ve Duffy’nin performansları da diğer performansların altında kalmadı... Ayrıca gecenin sürprizi olarak Bono MTV Ultimate Legend Ödülünü vermek için törene katıldı ve efsanevi Paul Mccartney ödülü aldı. Unutmadan “Europe’s Favourite Award” ödülünü Emre Aydın almasına çok sevindim. Kendisini MTV ödülü alan ilk Türk sanatçısı olarak tarihe geçtiği kutluyorum; ancak tabii ki bunda katkısı olan Türklerin katkısını unutmamak lazım.

Son olarak Pink’in “So What” şarkısı eşliğinde yastık savaşları ve ardından Katy Perry’nin şovu kapatmasıyla bir MTV ödülünü de böylece bitirmiş olduk. 2 saat boyunca inanılmaz sahne şovları, prodüksiyonları ve kreatif dizaynları için herkesi tebrik ediyorum.

Wednesday, October 29, 2008

Hüzün ve sevinç bir arada...



Geçtiğimiz hafta hayatım en garip haftalarından biri geçirdim. Önce Efes Pilsen Blues Festivali basın toplantısı için Kapalıçarşıdaydık. Esnaf yüzünden orda olmak biraz rahatsız edici olsa da yine de farklı bir mekanda olmak değişik bir tecrübeydi. Sonra Cuma ve Cumartesi günleri olanlar oldu. Kriz yüzünden arkadaşlarımızın apar topar gönderilmesi mi, karakollarda saatlerce beklemek zorunda kalmamız mı hangisinden bahsetsem bilemiyorum. Sanırım hayatta herşey planladığınız gibi gitmiyor. Her zaman bir B,C planınız olmasında yarar var.

Herneyse, sevindiğim kısma geliyim. Ocak ayında birkaç kişiyle birlikte Groningen'da Noorderslag festivaline yeni sanatçıları keşfetmeye gidicez. Mezuniyetimle birlikte festivali de aradan çıkarmış olucam. Bu arada Amsterdam da ne konser var diye bakarken Oasis'in 21 Ocak'ta Amsterdamda konser vereceğini gördüm. Her ne kadar son albümleri "Dig out your soul" bolca eleştiri alsa da Oasis'i dünya gözüyle görme şansım olduğunu fark edince çok sevindim. Biletimi almak için hazırda bekliyorum,yuppi!

Bu arada bu hafta başlayacak olan Phonem by Miller festivali kapsamında ülkemize gelicek olan birbirinden ünlü isimler var. Kaçırmamanızı öneriyorum. Tabii eğer siz de benim gibi her etkinliğe gitmek isteyip kararsız kalanlardan biriyseniz bol şanslar! : )

Sunday, October 5, 2008

That was just a dream...




Dün S.O.S İstanbul festivali için Kuruçeşme Arenadaydık. Mor ve Ötesine kadar doluluk oranı az olan alan, grubun çıkmasıyla dolmaya başladı. Bu festivalin en önemli özelliği aslında STK'lara alanda sadece stand verilmiş olması değil, onlara sahnede de yer verilmiş olmasıydı. Bazı STK'lar çok ilgi çekmemiş olsa da umarım bu festivalin bir yararı olmuştur.
Saat 9'da doğru heyecanlı bekleyiş başladı ve ilk 3 şarkı için sahne önüne geçtik. 2 saat ara vermeden konser veren R.E.M'in performansından etkilenmemek imkansızdı. 50'lere gelmiş grup üyelerinin inanılmaz enerjisi hepimizi çoşturmuştu.Havanın da güzel olmasıyla alan beklediğimizden doluydu ve r.e.m hayranıyla çevrilmişti. Büyük uğraşlar sonunda onları Türkiye'de görebilmek çok güzeldi.

Thursday, October 2, 2008

Yeni şarkılar,albümler...

S.O.S festivali kapsamında gelecek olan R.E.M'i 4 ekim'de Kuruçeşme Arena'da izleme fırsatı bulacağız. Havanın güneşli olacağını umarak yeni favori şarkılarımdan bahsedeyim biraz...

Jack White ve Alicia Keys yeni Bond filminin şarkısını yapmışlar. Amy Winehouse bu şarkıyı söylese nasıl olurdu diye düşünmeden edemesem de, bence hiç de fena bir şarkı olmamış. Aynı zamanda Britney'de Aralık ayında çıkartacağı yeni albümü öncesi geri dönüş sinyalleri vererek "Womanizer" şarkısını yayınlamış. Bundan önceki albümün devamı havasında bir şarkı olsa da, listelerde uzun süre duracağa benziyor. Albümü "Dig out your soul"'u yeni yayınlamış olan Oasis, beni yeni şarkılarıyla çok tatmin etmedi. Aynı şekilde Cold War Kids'in yeni albümü de beni hayalkırıklığına uğrattı diyebilirim.

Yazmaya başlamışken festivallerden de bahsediyim. 31 Ekim-8 Kasım arasında yer alacak Phonem By Miller, British Sea Power'ı getiriyor... 13 Aralıkta da çok sevdiğim The Do grubu İstanbul'da olacak.